20 Ağustos 2016 Cumartesi

KOZAK YAYLASI VE AŞIKLAR ŞELALESİ-AYVALIK (2)

Ayvalık ta son günümüz....Hava yine rüzgarlı... Bari çevreyi gezelim dedik ve yine düştük yollara....

Kozak yaylasına Ayvalık Bergama Yolu üzerinden gitmemiz gerekirken Dikili yolu üzerinden gitmeye kalkınca yolumuzu bayağı bir uzattık ve tesadüfen Aşıklar Şelalesini bulduk.

Ayvalıktan Dikiliye doğru giderken Nebiler Köyü tabelesının hemen yanında Aşıklar Şelelesi yazısını farkedince  hiç düşünmeden  o tarafa döndük ve yaklaşık 7 km sonra Aşıklar Şelalesinin girişine geldik. Şelalelye giriş 10 TL. Neyseki otopark vardı. 


Aşıklar Şelalesi'nin girişi


Şelalenin hemen girişinde sevimli bir restaurant var. Şelaleye restaurantın yan tarafında bulunan merdivenlerden inmek gerekiyor. Merdivenlerde 77 basamak var ve basamak yükseklikleri hem eşit değil hem de normalden çok yüksek. ( Aysun'un iyimser yorumu : "Herhalde bu basamakları çok uzun boylu biri yaptı." ) Merdivenler dik olduğu için yağmurlu havalarda kaygan olabilir. Merdivenlerden inince Aşıklar Şelalesi tüm ihtişamı ile karşımıza geldi. 


Aşıklar Şelalesi






Şelale sularının döküldüğü yerde gölet oluşmuş

Şelale sularının aktığı yerde bir göl oluşmuş. Sıcak hava da suyun serinliği muhteşem. Suyun içinde de olmak üzere etrafta piknik masaları ve sadece közde kahve pişirilen derme çatma bir yer var. 


Bana bir de kitap verin, burada ömür boyu kalabilirim....

Bu arada közde kahve nefis. Hemen bir sade kahve içtik tabi. Kahve ocağında iki kardeş çalışıyor. Ağabey közde kahveyi pişiriyor kardeşi de servis yapıyor. Çocuğa teşekkür ettik ve "ne güzel burada böyle bir yer var" dedik yazık çocuk çok dertliymiş  "abla bunu beğenmiyorlar niye cola yok diyorlar" diye ayaküstü bir dert yandı ki sormayın. Eeee hizmet sektörü böyledir kimseyi mutlu edemezsin.

Közde Kahve 
O muhteşem lezzetin piştiği an 
Veeee közde kahve....
Şelalenin hoş bir öyküsü var. Bir rivayete göre peri padişahı'nın kızı Sümeyra ile etraftaki köylerden birinde yaşayan Yörük Ali birbirlerine aşık olurlar. Peri padişahı kızını bir ölümlüye vermek istemediği için iki aşık çaresiz kalır. Nebiler vadisindeki çınarın altında her gün buluşurlar, hasret giderirler ve saatlerce birbirine sarılarak ağlaşırlarmış. Bunu öğrenen peri padişahı askerleri ile birlikte aşıkların peşine düşer. Aslında amacı Yörük Aliyi öldürmektir. Onları yakalamak üzereyken çınar yarılır ve aşıkları içine alır. Bu mucize karşısında peri padişahı insafa gelir. Aşıklar aşklarının sonsuza kadar sürmesi için Tanrıya dua ederler ve Tanrı da onları kayalıklardan akan bir şelaleye çevirir. Böylece aşkları sonsuza kadar sürer. Kızını sonsuza kadar kaybeden peri padişahı şelalenin yukarısındaki mağaraya çekilir ve gözyaşı döker. Ağlama seslerini duyan çevre sakinleri mağaraya "Ağlayan Mağara" adını verirler.

Ne güzel değil mi insanın içini ısıtan bir aşk öyküsü... Keşke günümüz aşkları da böyle sonsuza kadar sürebilse...

Bu arada şelalenin girişinde eşinizden sonra göreceğiniz en güzel şey tabelası insanı ister istemez gülümsetiyor. 




Biz ağlayan mağaraya gitmedik çünkü aklımızda Kozak yaylasını bulmak vardı. 

Dedim ya kulağımızı tersten gösterip yolu bir hayli uzattığımız için yine Dikili ve Bergama üzerinden devam ettik ve sonunda Kozak Yaylasını bulduk.

Yaşam Vadisi adında çok güzel bir tesis var. Etrafta tavuklar, tavşanlar, köpekler...Biz şehirlilerin hayran olacağı bir doğallık...

Orada çalışan küçük bir kız  çocuğu hemen masamıza bir örtü yaydı. Peynirli gözleme ve çaydan oluşan siparişimizi getirdi.  Gözleme de epeydir özlediğimiz bir tat o nedenle güzelce yedik.


Meğer karpuz kabuğunu çok severlermiş...

Çok sevimliler


Yaşam vadisinin en gürültücü üyesi

Biraz tavşanları sevdik ve tekrar yola koyulduk. Ayvalığa yaklaşınca bir tesis daha gördük ki bize asıl tavsiye edilen yer burasıymış. "Burada ne var bir bakalım" dedik. Etrafta hem masalar var hem de yerden bir basamakla çıkılan ve yer minderleri ve yer masası olan bölümler yapmışlar. Etrafta çiçekler, üzüm asmaları, asmalarda üzümler.... İnsan burada hiç yaşlanmaz diye düşündük....


Üzümleri asmada görmek ne büyük bir keyif...



Bu arada etraf fıstık çam ağaçları ile dolu. Meğer İzmir Bergama ( Kozak ) yöresinde yoğun olarak bulunurmuş. Fıstık çamından 80-100 yaşına kadar fıstık alınabiliyormuş.

Kozak yaylasında fıstık çamları 

Burada da biraz dinlendik, bol miktarda çay içtik ve otelimize geri dönmek için tekrar yola çıktık. 

Daha fazla fotoğraf için beni instagramdan takip edebilirsniz...













2 yorum:

  1. Ayvalık sevdalısı olmak işte böyle bir şey. Gelince keşif yerlerine benide
    götürürmüsün.

    YanıtlaSil
  2. :) Tabi ki neden olmasın ? Güzel yorumlar için de teşekkürler...

    YanıtlaSil