11 Haziran 2016 Cumartesi

LOS ANGELES'I GEZMEYE DEVAM.........


Geldik Los Angeles maceramızın son gününe...

Tabi ki Los Angelesa gelip Hollywoodu görmeden dönmek olmaz. Bizde güzel bir kahvaltı sonrası atladık arabamıza ve koyulduk yola. Pazar olduğu için yollar da pek trafik yoktu. Bir de pazar olmasının bir iyi yanı otoparklarda yer bulmak zor değil ve üstelik de indirimli.(Yurtdışında hele de kendi paranızın yaklaşık 2.5-3 katını harcadığınız bir ülkede otoparktan bile edeceğiniz kar önemli oluyor.)


Hollywood, şehir merkezinden yaklaşık 13-15 km uzaklıkta. Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi LosAngeles özellikle de Hollywood hayal kırıklığına uğratabilir insanı. Bunun nedeni sanırım Hollywood o kadar parlatılmış ki hepimizde beklentiyi üst düzeye çıkarıyor ve görünce de hayal kırıklığı yaratıyor. Hollywoodda arabamızı parkettik ve Hollywood bulvarı ile Vine caddesi arasındaki meşhur Walk of Fame ya da Türkçe söylememiz gerekirse "Şöhretler Yolu"nun en başından, yani meşhur 4 kadından oluşmuş çardak (broşürlerde gazebo diye geçiyor.Türkçesi "balkon" ama ben pek benzetemedim) şeklindeki heykelin bulunduğu yerden başladık yürümeye.


İngilizce adıyla "Four Ladies of Hollywood" yani 4 adet kadın heykelinden yapılmış sütünlardan oluşmuş bu çardak şeklindeki anıt Hollywood daki çok kültürlü /etnik kadın sanatçıları temsil ediyor. Anıt 1994 yılında mimar ve tasarımcı Catherine Hardwicke tarafından paslanmaz çelikten yapılmış. Her bir sütun için Avrupa, Güney Amerika, Afrika ve Asya kökenine sahip Amerikalı bir kadın oyuncu belirlenmiş.

Four Ladies of Hollywood


"Yıldızlar" ya da "Şöhretler" yolu yada İngilizce bilinen adıyla "Walk of Fame" de yürümek Los Angeles da yapılmazsa olmazların başında geliyor. Etrafta tabii ünlüler yok ama ünlülerin kılığına bürünmüş benzerleri var. İsterseniz para karşılığı fotoğraf çektirebiliyorsunuz ama şahsen hiçbir şeyin sahtesinden yana olmadığım için bu tarz bir fotoğraf çektirme eylemine hiç kalkışmadım. Aslında gerçekleri ile de fotoğraf çektirme sevdasını hiç anlamamışımdır ya neyse...


Walk of Fame ya da Şöhret Yolu... Yıldızlar 5 kategoriye ayrılmış.

10 Haziran 2016 Cuma

BURGAZ ADA



Doğma büyüme İstanbullu olup, üstüne üstlük tüm dünyayı gezmeyi kendine vazife edinmiş bir insan olarak bir de Erenköyde oturup, halen Burgazadaya gitmemiş olmak kesinlikle benim ayıbım.

Büyükada ve Heybeli adaya bir çok kez gitmeme rağmen, Burgaz adaya gitmek bir türlü kısmet olmamıştı. Gidememiş olmamın biraz da hafta sonu adalara gitmenin akşam trafiginde adım adım Boğaz Köprüsünü geçmek gibi bir şey olmasından, vapurların kalabalıklığından, deniz otobüsünün her aklınıza estiği saatte olmamasndan kaynaklanan bir sürü sebebi var. Neyse bu haftaya kısmetmiş sonunda gittim. Sevgili arkadaşım Aysunla konuşurken birden aklımıza geldi program yaptık ve yola çıktık.


Burgaz adaya hafta içi Kabataştan kalkıp Kadıköy, Bostancı üzerinden Kınalıada, Burgazada, Heybeli ada üzerinden Büyükadaya giden şehir hatları vapuru ile gittik. Bu güzergahı takip eden ilk vapur saba 06.50 de sonra 08.30 dan itibaren 11.30 a kadar bir saat ara ile vapur var. Daha sonra da var ama gerisini şehir hatlarının sayfasından bakabilirsiniz. Çünkü biliyorsunu tarifeler yaz, kış, hafta içi, hafta sonu değişebiliyor.


Yunanca adı Antigoni olan Burgazada 2 km genişliğinde Prens adalarının 3. büyük adası ve İstanbul 'un Anadolu yakasına 3 mil uzaklıkta.

Ada önce büyük İskender'in generali, Demetrios'un babası olan Antigone'nin adaya yaptırdığı ve kendi adı verilen kalenin adıyla anılmış sonra Yunanca kale/burç anlamına gelen Burgaz (Pyrgos) adını almış. Adanın en yakınındaki Heybeliada ile arasında 1 km lik bir boğaz var.
Burgazada da gezmek için bisiklet kiralayabilirsiniz. Ya da faytonla gezebilirsiniz. Ama yok ben böyle iyiyim illa her yere ayağım değsin diyorsanız, yürüyerek çok rahat adayı dolaşabilirsiniz.


Adanın sevimli küçük meydanı hemen kucaklıyor sizi



Biz başladık ada sokaklarında dolaşmaya... Evlerin şirinliği, çiçeklerin güzelliği hemen içine alıyor insanı.

Ada evleri